
Benzer Yazılar

Güzel görünüm yetmez, doğru nefes şart! ‘Burun estetiği, yaşam kalitesini de artırıyor’
Byadmin
Genel sağlığı destekliyor
Burun estetiğinde estetik beklentilerin yanı sıra nefes alma fonksiyonunun da mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Esin Yalçınkaya, “Burun estetiği, yalnızca şekil değişikliği değil, aynı zamanda yaşam kalitesini artıran bir müdahaledir. Hastaların sağlıklı nefes alması, kaliteli uyku uyuması ve genel sağlığının desteklenmesi bu sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır” dedi.
Pek çok sorun tedavi ediliyor
Fonksiyonel burun estetiği kapsamında burun içi eğrilikler (deviasyon), burun eti büyümeleri, kronik sinüzit, horlama ve uyku apnesi gibi sorunların da tedavi edildiğini ifade eden Prof. Dr. Yalçınkaya, aynı anda estetik düzeltmelerin de yapılabildiği bu cerrahi yaklaşımın hastalara hem daha iyi nefes alma hem de yüz hatlarıyla uyumlu doğal bir görünüm kazanma imkânı sunduğunu kaydetti.
Doğal görünümle sağlıklı nefes bir arada
Her hasta için bireysel planlama yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçınkaya, fonksiyonel estetik yaklaşımın hastaya özel olmasının önemine şu sözlerle değinerek, “Burun estetiği planlanırken yüz yapısı, cilt tipi, solunum yolu değerlendirmesi ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurulmalı. Doğal görünümle sağlıklı nefesi bir arada sunan planlamalar, hastaların beklentilerini uzun vadede daha tatmin edici şekilde karşılar” şeklinde konuştu.
Konforlu bir yaşamın temeli
Prof. Dr. Yalçınkaya ayrıca, sadece estetik değil, geniz eti, sinüzit ve diğer kulak-burun-boğaz sorunlarının da bu kapsamda ele alınabileceğini belirterek, erken tanı ve fonksiyonel müdahalelerin önemine vurgu yaptı. Prof.Dr. Yalçınkaya şöyle devam etti: “Sağlıklı bir burun, güzel görünmenin ötesinde konforlu bir yaşamın da temelidir. Bu yüzden cerrahi müdahaleler, yalnızca estetikle sınırlı kalmamalı; fonksiyonel sağlık da gözetilmelidir.”

Her 6 çiftten 1’i kısırlık problemi yaşıyor! Nedeni obezite ve sigara olabilir
Byadmin
İnfertilite yüzde 50’si erkek ile ilgili olabiliyor
Üreme, tüm canlılar için yaşamın temel yapı taşlarından biridir. Erkeklerde üreme yeteneğinin temelini oluşturan sperm üretimi ve olgunlaşması, oldukça hassas ve karmaşık fizyolojik süreçlerle gerçekleşir. Bu süreç; testislerde başlayarak hem lokal mekanizmaların hem de beyinle testisler arasında işleyen nöroendokrin sistemin kontrolü altında sürmektedir. Fertilite, bir çiftin doğal yollarla gebelik elde edebilme kapasitesini ifade etmektedir. Bu potansiyelin olumsuz etkilenmesine ise “infertilite” yani kısırlık denilmektedir. Dünya genelinde yaygın kabul gören tanıma göre, infertilite; bir çiftin düzenli ve korunmasız cinsel ilişkisine rağmen 12 ay veya daha uzun süre boyunca gebelik elde edememesi durumudur. Erkek kaynaklı infertilite, tüm infertilite vakalarının yarısını oluşturur.
Obezite ve sigara kısırlık nedeni
Çocuk sahibi olma hayaliyle yola çıkan evli çiftlerin korunmasız ilişkilerine rağmen uzun süre çocuk sahibi olamaması çiftler üzerinde toplumsal baskılara neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre infertilitenin sebebi bazen anne adayı bazen de baba adayı olmaktadır. Aşırı kilo, sigara-alkol, düzensiz beslenme, hareketsiz yaşam çevresel kimyasal ve fiziksel nedenler her iki cinsiyetin de ürümesindeki olumsuzlukta etkili olabilmektedir. Ancak erkeklerdeki diğer sağlık problemleri de infertilite riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Erkeklerdeki infertilite riskini artıran sebeplerin başında şunlar gelir;
1-Testis dışı hormonal veya sistemik problemler (pre-testiküler nedenler)
2-Testislerin kendisinden kaynaklanan hastalıklar (primer testiküler bozukluklar
3- Spermin taşınmasında meydana gelen sorunlar (post-testiküler bozukluklar)
4- Nedeni henüz belirlenememiş olgular (açıklanamayan infertilite)
İnfertilite sebepleri kolayca belirlenebiliyor
İnfertilite şüphesi olan erkeklerde tanıya ulaşmak için öncelikle üreme öyküsü alınmalı ve semen analizi yapılmalıdır. Bununla birlikte testis boyutları ve kıvamı gibi fiziksel bulguların değerlendirilmesi, tanı açısından kritik öneme sahiptir. Gerektiğinde daha ileri tetkiklere başvurulabilir. Sperm DNA hasarı analizi, genetik testler, antisperm antikor tayini, hormonal profiller, radyolojik görüntülemeler ve sperm fonksiyon testleri bu kapsamda değerlendirilebilir. Hormonal bozukluklar da erkek infertilitesinin önemli nedenleri arasında yer alır. Hipofiz bezi hastalıkları, tiroid fonksiyon bozuklukları, prolaktin yüksekliği, testosteron eksikliği gibi birçok endokrin problem doğurganlığı olumsuz etkileyebilir. Hipogonadizm (testosteron eksikliği) , hem biyokimyasal hem de klinik belirtilerle seyreden bir diğer önemli durumdur. Bu hastalarda testosteron replasman tedavisi (TRT), hormon seviyelerini normal sınırlara çekmeyi ve semptomları hafifletmeyi hedefler. Ayrıca erkek genital sisteminde enfeksiyon varlığı kesin bir şekilde doğal yolla gebeliği engelliyor olmasa da, semptom veren enfeksiyonların tedavisi önerilir.
Yaşam değişiklikleri bebek sahibi olma şansını artırıyor
Bazı mesleki faktörler ve çevresel toksinler de testis fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, boşalma bozuklukları (örneğin anejakülasyon ya da retrograd ejakülasyon) da tedavi edilmesi gereken önemli durumlardır.
Cerrahi tedavi gerektiren erkek infertilitesi vakaları da iki temel gruba ayrılır:
1-Altta yatan cerrahi sebebin tedavi edilebildiği patolojiler:Varikosel için subinguinal mikrocerrahi varikoselektomi, sperm kanal tıkanıklıkları için vazovazostomi, epididimovazostomi ya da ejakülatuvar kanal cerrahileri uygulanabilir.
2-Altta yatan sebebin cerrahisinin mümkün olmadığı durumlar:Özellikle non-obstrüktif azoospermi (menide hiç sperm bulunmaması) vakalarında mikro-TESE (mikrocerrahi testiküler sperm ekstraksiyonu) gibi ileri girişimler gerekebilir.
Sperm elde etmek amacıyla uygulanan yöntemler arasında PESA, MESA, TESA, TESE ve mikro-TESE gibi teknikler, infertilite tedavisinde önemli yer tutar. Sonuç olarak, erkek infertilitesine neden olan çok sayıda faktör vardır ve tedavi şekli, sorunun kaynağına göre değişiklik gösterir. Ancak hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, yaşam tarzı değişiklikleri tedavi başarısını artırabilir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, tütün ve alkol kullanımının bırakılması, stresin azaltılması gibi unsurlar doğurganlık üzerinde olumlu etkiler sağlar. Özellikle sigara kullanımı sperm kalitesini ciddi şekilde düşürürken, ideal kiloda kalmak ve aktif bir yaşam tarzı benimsemek hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı destekler. Tedavi sürecine olumlu bir ruh haliyle yaklaşmak da başarı şansını artıran önemli faktörlerdendir.

The Wall Street Journal yazdı: Zayıflama iğneleri sadece kilo verdirmiyor
Byadmin
Amerikan gazetesi The Wall Street Journal, Ozempic ve benzeri zayıflama iğnelerinin sadece şeker ve obezite değil; kalp, karaciğer, artrit, uyku apnesi ve Alzheimer gibi birçok hastalıkta da umut verdiğini yazdı. Ancak uzmanlar uyarıyor: Bu ilaçlar herkese göre değil. Bilinçsiz kullanım, beslenme bozukluğu ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca maliyet, yan etki ve erişim hâlâ büyük engel.