İstanbul’da 3 aylık bebeğin şüpheli ölümü: Soruşturma başlatıldı
İstanbul Kağıthane’de evde uyuduğu sırada burnundan kan gelen ve nefes alamadığı fark edilen 3 aylık Uras Hamza bebek, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
İstanbul Kağıthane’de evde uyuduğu sırada burnundan kan gelen ve nefes alamadığı fark edilen 3 aylık Uras Hamza bebek, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Son dakika Bingöl deprem haberleri..Bingöl’de deprem mi oldu? Az önce deprem Bingöl’de nerede oldu? Bingöl Kandilli ve AFAD son depremler.. 13 Haziran 2025 Bingöl deprem son dakika haberleri haberin detayında…Artçı deprem mi oldu Bingöl’de? Bingöl son deprem büyüklüğü ne kadar? Bingöl’de ve Bingöl yakınındaki depremler nelerdir? Bingöl’de anlık deprem mi oldu? Son dakika Bingöl canlı…
Tahin cilt sağlığını destekleyici rol oynuyor
Tahinin doğrudan kolajen içermediğini ancak kolajen sentezi için kritik öneme sahip bileşenler barındırdığını dile getiren Prof. Dr. Muhsin Konuk, “Tahin, susam tohumlarından elde edilen bir besin maddesi olup, içerdiği vitamin, mineral, yağ asitleri ve antioksidanlar sayesinde cilt sağlığı üzerinde birçok fayda sağlayabilir. Bunlar arasında amino asitler, E vitamini, B vitaminleri (özellikle B1 ve B6), mineraller (çinko, bakır, demir, kalsiyum, magnezyum) ve yağ asitleri içerir. Bu besinler cilt hücrelerinin yenilenmesine ve cildin genel sağlığının korunmasına yardımcı olur. Tahinde bulunan lignan adı verilen antioksidanlar (sesamin ve sesamol gibi) serbest radikallerin neden olduğu cilt hasarını önlemeye yardımcı olur. Bu, erken yaşlanma belirtilerinin (ince çizgiler, kırışıklıklar) gecikmesine katkıda bulunur ve cildin daha genç ve taze kalmasını sağlar” dedi. Tahinin içerdiği sağlıklı yağ asitleri (linoleik asit, stearik asit, palmitik asit) ve E vitamini sayesinde cildin nem dengesini koruduğunu ifade eden Prof. Dr. Muhsin Konuk, “Kuruluğu önler ve cilt bariyerini güçlendirir. Bu, cildin daha yumuşak, pürüzsüz ve esnek olmasına katkıda bulunur” ifadesinde bulundu.
Tahindeki çinko, kolajen üretiminde önemli bir rol oynuyor
Tahinin, çinko gibi mineraller açısından zengin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Muhsin Konuk, “Çinko, kolajen üretiminde önemli bir rol oynar. Kolajen, cildin elastikiyetini ve sıkılığını sağlayan temel bir proteindir, bu da cildin daha güçlü ve pürüzsüz görünmesine yardımcı olur. Bununla beraber, susam tohumları, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olan bileşikler içerir, bu da dolaylı olarak cildin daha sağlıklı ve canlı görünmesini sağlayabilir. Antioksidanlar ve vitaminler sayesinde cilt lekelerinin görünümünü azaltmaya ve cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olabilir” diye konuştu.
İdeal tüketim miktarı ne olmalı?
Kolajen üretimini desteklemek için ideal tüketim miktarına da değinen Prof. Dr. Konuk,“Günde birkaç yemek kaşığı(15-20 gram) tahin tüketmenin sağlığa faydası oldukça etkilidir. Sabah kahvaltılarında veya gün içindeenerji veren sağlıklı bir atıştırmalık olarak tercih edilebilir. Salata ve mezelerde sos olarak da kullanılabilir. Bilindiği gibi, Akdeniz mutfaklarında yaygın şekilde kullanıldığı herkesçe bilinmektedir” şeklinde konuştu.
Limon ile birlikte tüketildiğinde direnci artırıyor
Aç karnına tahin yemenin metabolizmayı hızlandırabildiğini de söyleyen Prof. Dr. Konuk, şöyle devam etti: “Enerji verebilir ve kan şekerini dengeleyebilir. Ayrıca içerdiği sağlıklı yağlar ve proteinler sayesinde uzun süre tok kalmanızı sağlayabilir. Sabah aç karnına tüketilen tahin, vücudunuza gün boyu ihtiyaç duyacağı besin öğelerini sağlar. Tahintek başına tüketilebileceği gibi pek çok tarifin içinde de kullanılabilir. Örneğin, salata soslarına eklenebilir. Humus gibi gıdaların yapımında tercih edilebilir. Ayrıca kahvaltıda tüketmek veya tatlı ihtiyacını karşılamak üzere pekmezle karıştırılarak yenebilir. Bol C vitamini kaynağı limon ve tahin vücuttaki kan yapıcı madde sayısını artırarak gün içerisinde daha dinç hissetmenizi sağlar. Hastalıklara karşı direnç oluşturarak birçok hastalığa yakalanma riskini en aza indirebilir. Ayrıca, Vücudumuzun günlük vitamin ve mineral eksikliğini gideren bu etkili karışım, özellikle demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve bakır gibi maddeleri vücuda kazandırır.”
Tahin mi, kolajen takviyesi mi?
Hazır kolajen takviyeleri ile tahin tüketimi arasındaki farka dikkat çeken Prof. Dr. Konuk, şu değerlendirmeyi yaptı:“Kolajen, cildin genel yapısının çoğunu veren ve cildin daha gençken sahip olduğu pürüzsüz, genç görünümden çoğunlukla sorumlu olan, hücre dışı matris olarak bilinen ciltteki bir bileşende en bol bulunan proteindir. Kolajen bir protein olduğu için, vücuttaki diğer proteinlere çok benzer. Çünkü sürekli bir devir halindedir ve değiştirilmesi gerekir. Kolajen takviyesinin vücudun kolajen üretimini arttırdığı gösterildiğinden, kolajen takviyesinin cilt kalitesini ve görünümünü iyileştirebileceği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Kolajen takviyesinin de tahinde olduğu gibi C ve E vitamini desteğiyle alınması tavsiye edilmektedir. Cilt sağlığı için kolajen takviyesi alınıyorsa, etkinliğini artırmak için bu takviyenin vitaminlerle desteklenmesi gerekir. Diğer yandan tahin, kolajen üretimi için gerekli bu desteği doğal olarak sunmasının yanı sıra; cilt hücrelerini yenileme, antioksidan koruma sağlama, cildi nemlendirme, sıkılaştırma ve cilt tonunu eşitleme gibi çok yönlü faydalar da sağlar. Bu bütünsel yaklaşım göz önüne alındığında, tercih kişisel ihtiyaçlara göre yapılmalıdır.”
Susam yağı da doğal bir nemlendirici
Tahinin genellikle beslenme yoluyla tüketildiğinde bu faydaları sağladığını dile getiren Prof. Dr. Konuk, “Ancak susam yağı formunda doğrudan cilde uygulanarak da nemlendirme ve onarıcı etkilerinden yararlanılabilir. Susam yağı, doğal bir nemlendirici ve güneş koruyucu olarak da kullanılabilir, ancak doğrudan güneşe çıkmadan önce mutlaka bir uzmana danışmak önemlidir. Ayrıca, herhangi bir alerjiniz veya özel bir cilt rahatsızlığınız varsa, tahini veya susam ürünlerini cildinizde kullanmadan önce bir uzmana danışmanız tavsiye edilir” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kız çocuklarında omurga daha hızlı büyüyor
Kız çocuklarında erkek çocuklarından farklı olarak 9. ve 10. yaşlardan sonra hormonların etkisiyle kemikler uzamaya, kemik kitlesi artmaya ve kaslar kalınlaşmaya başlar. Bu hızlı büyüme dönemi ortalama 14-15 yaşına kadar devam eder ve bu dönemde eklem ve kemik ağrıları olarak görülebilir. Kimi zaman özellikle geceleri ortaya çıkan sırt ve uzun kemik ağrıları nedeni ile ilaç kullanılması gerekebilir. Bu dönemdeki hızlı boy uzaması duruş ve oturuş bozukluklarına ve bazen kalıcı şekil bozukluklarına neden olabilir. Bu durumun önlenmesinde düzenli yapılan spor koruyucu rol oynar ve omurga sistemini düzenler.Kimi zaman göğüslerin büyümesi ve utanma duyusu ile beraber öne eğik oturup saklama eğilimi de görülebilir. Psikiyatrik yardım alınması bu durumlarda faydalı olacaktır. Diğer yandan bu tür şikayetlerin altından omurgada skolyoz olabileceği göz önünde bulundurularak, ailenin gözleminde omuz asimetrisi ya da duruş bozukluğu fark edilmesi ya da uzun süreli ve inatçı omurga ağrıların varlığında omurga sisteminin radyolojik olarak görüntülenmesi faydalı olacaktır. Çekilen direk röntgenler kemik yapısı, kalitesi, olası doğumsal veya sonradan kazanılmış anormallikler konusunda bilgi verir. Yirmili yaşlara kadar kemik uzaması devam etse de kızlarda daha erken sonlanacaktır.
Çalışma hayatı ağrıları da beraberinde getiriyor
Teknolojinin gelişimi ile daha az hareket eden toplumlar haline gelmek bir çok sorunu da berberinde getirmektedir. 20’li yaşlarla birlikte çoğu birey çalışma hayatına atılmakta ve uzun saatler masa başında vakit geçirmektedir. Günün yaklaşık 8 saatini bu şekilde geçiren kadınlarda bir süre sonra hareketsizliğe bağlı boyun ve sırt ağrıları ortaya çıkar. Bunun çözümü, sık kısa mola vermek, masa başı egzersizleri yapmak, haftada en az 3-4 gün ortalama 1 saat civarında yürüyüş yapmak ya da yüzme benzeri sporlar yapmaktır. Burada önemli olan, bu tür aktiviteleri uzun süreli ve istikrarlı olarak devam edilmesi ve hayatın bir parçası haline getirilmesidir.
Kadınlarda 20’li yaşlarda risk artıyor
Kadınların bir kısmı ilk hamileliklerini 20’li yaşlarda yaşayabilir. Özellikle ağırlık artışının en fazla olduğu son 3 ayda, annelerde bel ve sırt ağrıları ön plana çıkar. Bu dönem annenin tüm vücut sınırlarının sonuna kadar zorlandığı metabolizmasının, hormonal ve ruhsal dengesinin tamamen değiştiği, ruhsal ve fiziksel her türlü desteğe ihtiyacı olduğu bir dönemdir. Bu dönemde annenin iç huzuru, çok ağır olmayan ancak tamamen hareketsiz kalmadan yapacağı düzenli fiziksel aktiviteler, doğum sırasında anneyi ve sonrasında çocuğunun sağlığını olumlu etkileyecektir. Bu egzersizler günlük bir saat sakin bir çevrede yürüyüşler, mümkün olursa yüzme veya spor salonunda uygun egzersiz programları şeklinde olabilir. Özellikle çalışma hayatı yoğun olan annelerde emzirme ve bebeğe bakım vermenin de etkisi ile genel yorgunluk, uykusuzluk ve omurga ağrıları yoğun yaşanabilir.
30’lu yaşlarda omurga ağrıları daha belirgin oluyor
30’lu yaşlarla birlikte nispeten durağan hayat, gebelikler ve beslenme alışkanlıkları ile beraber kilo artışı gelişebilir. Bu artışla birlikte eklemler, omurga ve kaslarda zorlanmalar, çabuk yorulmalar kimi zaman belli kas gruplarını içeren kronik ağrılar ortaya çıkar. Kilo artışı ve hareketsiz yaşantı ya da aşırı zorlanmış, yorgun bir vücut, stress; bel ve boyun fıtıklarının ortaya çıkışını tetikler veya sebep olur. Altı aydan uzun süren, aralıklı gelen, bacaklara veya kollara vuran ağrılar, omurgada fıtığın habercisi olabilir. Bunun tespiti muayene ve gereğinde ileri tetkiklerle mümkündür.
40’lı yaşlarda kemik yoğunluğu ölçümlerine başlanmalı
Kırklı yaşlarla birlikte vücuttaki hormonal değişimler, geçirilen hastalıklar, kilo, genetik faktörler gibi pek çok durumun etkisi ile omurgada ve başka eklemlerde dejanaratif süreçler ön plana çıkmaya başlar. Kilo ile sıkıntılar kendini omurgada daralma, fıtık, dizlerde dejeneratif hastalıklar gibi kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak kendini göstermeye başlar. Hormonal değişimin başlangıcından itibaren normal şartlarda yıllık kemik yoğunluğu ölçüme ve gereğinde ilaç tedavisi uygulanması ileri yaşlar için koruyucu rol oynayacaktır.
Genç yaşlarda özen gösterilirse, 50 yaş sonrası rahat geçer
50 yaş ve sonrası, bu zamana kadar vücudumuza ne kadar iyi ve bilinçli davrandığımızın karşılığını alacağımız yaşlardır. Kişinin daha önceki yaşantısındaki hayat tarzı, beslenme alışkanlıkları, gebelik sayısı, kilo, varsa sistemik hastalıkları bu dönemde belirleyici olur. Kemik erimesi ve dejeneratif hastalıkları bu dönemde daha da belirginleşir. Hem bedensel hem de zihinsel olarak kendine dinlenecek zaman ayıran, dengeli ve doğal beslenmeye özen gösteren ve ideal kilosunu koruyan, mümkün olduğu kadar bedenen ve zihnen hareketli ve aktif bir hayat sürdüren sigaradan uzak geçirilen bir hayat tarzı, size uzun yıllar hizmet edecek sağlıklı vücudun habercisi olmaktadır.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6 ilde düzenlenen operasyonlarda, 23 şüphelinin yakalandığını bildirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından 6 ilde düzenlenen operasyonlara ilişkin ayrıntıları paylaştı. Bakanı Yerlikaya, operasyonlarda, 11 ülke tarafından kırmızı bültenle aranan 13 kişinin, mavi bültenle aranan bir kişinin ve difüzyon mesajıyla aranan 9 kişinin aralarında olduğu 23 şüphelinin yakalandığını bildirdi. Yerlikaya’nın…
A Milli Takım’ın ABD ile oynadığı maçtan öne çıkan notlar haberimizde… Hazırlık maçında deplasmanda ABD ile karşılaşan A Milli Futbol Takımı’nda teknik direktör Vincenzo Montella, kalede Berke Özer’e şans verdi. İtalyan teknik adam, ABD karşısında ay-yıldızlı takımı sahaya Berke Özer, Zeki Çelik, Merih Demiral, Çağlar Söyüncü, Eren Elmalı, Orkun Kökçü, İsmail Yüksek, Oğuz Aydın, Kerem…
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Batı Akdeniz’in batısı için fırtına uyarısında bulundu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, Batı Akdeniz’in batısında (Kaş-Kumluca) rüzgarın yarın öğle saatlerinden itibaren batı ve güneybatıdan, akşam saatlerinde ise kuzeybatıdan 6 ila 8 kuvvetinde fırtına şeklinde esmesi bekleniyor. Gece saatlerinde etkisini kaybetmesi beklenen fırtınaya karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekiyor.