
Benzer Yazılar

Duşta yapılan idrar büyük hata! Uzmanı uyardı: ‘Yıllar içinde böbrekleri bitiriyor’
Byadmin
Duşta idrar yapma, birçok kişinin farkında olmadan benimsediği bir alışkanlık olabilir. Ancak sağlık uzmanları bu davranışın ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğini belirtiyor. Amerikalı ürojinekolog Dr. Teresa Irwin de duşta idrar yapma alışkanlığı hakkında takipçilerine uyarılarda bulundu.

Azı kararsızlık, fazlası kibir! Sağlıklı bir özgüven geliştirmek mümkün mü?
Byadmin
“Özgüven bir kas gibidir, ne kadar çalıştırırsanız, o kadar güçlenir!” diyen Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, özgüveni geliştirecek önerilerde bulundu.

Bronşit Nedir?
Byadmin
Bronşit, bronşların iltihaplanmasına bağlı olarak gelişen bir hastalıktır. Bronşlar, akciğerlere hava taşıyan tüplerdir. Bronşitte bronşlarda mukoza üretiminin artması ile öksürüğün başladığı bronşite virüsler ve bakteriler neden olur.

Kurban eti nasıl pişirilmeli? Uzmanı açıkladı: ‘Mutlaka haşlayın, dinlenmesi şart’
Byadmin
Et tüketimine dikkat edilmeli
Kurban Bayramı’nda et tüketiminin genellikle normalden fazla olabildiğini kaydeden Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Ancak sağlıklı kalmak ve sindirim sorunları yaşamamak için günlük et tüketim miktarına dikkat etmek önemlidir. Yetişkin bir birey için günlük et tüketimi 100-150 gram (pişmiş ağırlık) civarında olmalıdır. Kalp-damar sağlığı ve böbrek fonksiyonları dikkate alındığında et tüketimi daha sınırlı miktarda (örneğin 70-100 gram) olmalıdır” dedi.
Bayramda kavurma ve kızartmadan kaçının!
Etin pişirilme yönteminin hem besin değerini hem de sağlık üzerindeki etkilerini doğrudan etkilediğini anlatan Şahin, şöyle devam etti: “Kurban Bayramı gibi etin yoğun tüketildiği dönemlerde bu farklar daha da önem kazanır. Haşlama, önerilen sağlıklı bir pişirme yöntemidir. Düşük kalorili bir yöntem ve sindirim kolaydır. Yağ oranı azalır çünkü yağın bir kısmı suya geçer. Fırında pişirme de önerilen sağlıklı bir pişirme yöntemidir. Besin değerini büyük ölçüde korur. Doymuş yağ eklenmeden pişirme imkânı sağlar. Aşırı yüksek sıcaklıkta pişirme varsa besin kaybı ve zararlı bileşik oluşumu olabilir. Kavurma ise kaçınılması gereken bir pişirme yöntemidir. Sindirimi zor olabilir. Yüksek doymuş yağ ve kolesterol içerdiği için kalp-damar hastalıkları riski artabilir. Kızartma da kaçınılması gereken bir pişirme yöntemidir. Yağ emilimi yüksektir, bu da kaloriyi ve doymuş yağ miktarını artırır. Sindirim sistemi zorlanabilir.”
Buzdolabında 12-24 saat dinlendirilen eti pişirin
Yeni kesilmiş etin hemen tüketilmesinin hem sindirim sorunlarına yol açabildiğini hem de et kalitesi açısından uygun olmadığını ifade eden Kübra Şahin, “Hayvan kesildikten sonra et kasılır ve sertleşir. Hemen tüketilen et serttir ve çiğnenmesi, sindirimi zordur. Şişkinlik, mide ağrısı, hazımsızlık, reflü ve gastrit şikayetleri artar. Buzdolabında 12-24 saat dinlendirilen etin kas lifleri gevşer, daha yumuşak ve lezzetli hale gelir, sindirimi kolaylaşır. Ayrıca mikrobiyolojik açıdan daha güvenli olur. Uygun hijyen sağlanmazsa, taze ve ısısı düşmemiş et bakteri üremesi için uygun ortam olabilir. Özellikle saklama koşulları uygun değilse, ishal, mide bulantısı gibi gıda zehirlenmeleri oluşabilir” diye konuştu.
Kırmızı et protein ve yağ açısından zengin ama…
Kırmızı etin protein ve yağ açısından zengin, fakat lif, vitamin C ve karbonhidrat açısından fakir bir besin olduğunu dile getiren Şahin, “Sebzeler, lif kaynağıdır. Sindirim sistemini destekler, bağırsak hareketlerini düzenler, antioksidan, vitamin ve mineral kaynağıdır. Tam tahıllar (tam buğday ekmeği, bulgur pilavı), karbonhidrat kaynağıdır ve enerji sağlayıp kan şekerini dengede tutar. Lif içerikleri sayesinde etle birlikte daha uzun süre tok tutar. Yoğurt-ayran-kefir gibi fermente süt ürünleri probiyotik içerikleriyle sindirimi destekler. C vitamini içeren besinler (limonlu salata, domates, yeşil biber, maydanoz, portakal, nar vb.) demir emilimini artırır” şeklinde anlattı.
Çocuklar eti sebze ile tüketmeli
Çocukların, yaşlarına ve gelişim durumlarına göre daha az miktarda (yaklaşık 50-100 gram) et tüketmesi gerektiğine dikkat çeken Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Haşlama, fırında veya buharda pişirme tercih edilmeli. Kızartmalardan ve çok yağlı kavurmalardan kaçınılmalıdır. Bağışıklık sistemleri tam gelişmediğinden, etin iyi pişmiş olması çok önemlidir. Eti küçük parçalara ayırarak ve yanında sebze, yoğurt, tam tahıl ile tüketmeleri gereklidir” dedi.
Yaşlılara et kolay çiğnenebilir hazırlanmalı
Yaşlıların da kalp-damar sağlığı ve böbrek fonksiyonları dikkate alınarak daha sınırlı miktarda (örneğin 70-100 gram) tüketmesi gerektiğine işaret eden Şahin, “Yumuşak ve kolay çiğnenebilir şekilde hazırlanmalı. Kavurma ve kızartma gibi ağır yöntemlerden kaçınılmalı ve tansiyon problemleri nedeniyle aşırı tuz kullanılmamalıdır. Yaşlılarda mide asidi azalır, bu nedenle sert ve yağlı et ile baharat sindirim sorununa yol açabilir” ifadesinde bulundu.
Yemek sonrası hafif yürüyüşler yapmak sindirim için gerekli
Bayramda aşırı et tüketiminin sindirim sistemi üzerindeki olumsuz etkilerine de dikkat çeken Şahin, şunları söyledi: “Kabızlık, hazımsızlık ve şişkinlik, mide ağrısı ve kramp, bağırsak hareketlerinde yavaşlama olabilir. Bu olumsuz etkileri azaltmak için lifli besinlerin tüketimini arttırmak, yeterli su tüketmek, yağlı, kızartışmış yiyeceklerden uzak durmak, porsiyon kontrolü yapmak, yemek sonrası hafif yürüyüşler yapmak ve probiyotik tüketmek gerekiyor.”
Fiziksel aktivite şişkinliği azaltıyor
Et tüketimi sonrası fiziksel aktivite ve su tüketimine ilişkin de bilgi veren Öğr. Gör. Kübra Şahin, “Fiziksel aktivite ile sindirim sistemini hızlandırarak mide ve bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlar ve kabızlık riskini azaltır. Ayrıca metabolizmayı destekler, kan dolaşımını arttırır, krampları ve şişkinliği azaltır. Su tüketimi ise mide ve bağırsaklarda besinlerin çözülmesine ve emilmesine yardımcı olur. Lifli besinlerin bağırsakta hareketini kolaylaştırır. Ayrıca kabızlığı önler, vücudu detoksifiye eder ve mideyi rahatlatır” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kuşlardan alıp taşımış: Aşısı da ilacı da yok…
Byadmin
Betül Topaklı / Milliyet.com.tr –Her şey Mehmet Emir Özbakan’ın ailesi tarafından Afyonkarahisar’daki bir cenaze törenine götürülmesiyle başladı. Sonrasında yaşananlar ise filmleri aratmayacak cinstendi. Uyurken bir sivrisinek tarafından ısırıldı ancak bu bildiklerimizden çok farklıydı. Isırmasıyla birlikte taşıdığı Batı Nil virüsü çocuğun beynini enfekte etti. Daha 1 buçuk yaşındayken yatağa bağımlı hale gelen talihsiz çocuk sonrasında hortumla beslenmeye başladı. Peki bu sivrisineklerin diğerlerin farkı ne?
Batı Nil virüsünün enfekte sivrisineklerin insanları ısırmasıyla bulaştığını, genellikle hafif hastalığa sebep olmasına rağmen nadiren kanla beyin dokusuna ulaşıp beyin iltihabı (ensefalit) yaptığını söyleyen Çocuk Enfeksiyon Uzmanı Prof. Dr. Eda Kepenekli, “Sivrisinekler bu virüsü kuşlardan alıp insanlara taşıyor. Henüz bu enfeksiyona karşı etkili bir aşı veya ilaç bulunmuyor. Beyin iltihabı dediğimiz ensefalitin de etkin bir antiviral tedavisi olmadığı için çocuğun ya da bireyin kendi bağışıklık sistemi enfeksiyonu ne kadar kontrol edebilirse hasta o kadar iyileşebiliyor. Dolayısıyla beyinde virüsün tuttuğu bölgeye göre çocukta ya da hasta olan kişide sekeller, engeller kalabiliyor. Bazen kişide görme, işitme, bilişsel fonksiyonların kaybı olurken, bazen de hafız kaybı ya da çocuk hastamızda olduğu gibi vücudun pek çok motor fonksiyonunda kayıplar yaşanabiliyor” dedi.
‘TAHMİN ETTİĞİMİZDEN DAHA FAZLA GÖRÜYORUZ’
Batı Nil virüsü kaynaklı beyin iltihabı vakalarının yılda bir ya da iki kere olacak şekilde Türkiye’nin farklı şehirlerde ortaya çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Eda Kepenekli, “Ancak tahmin ettiğimizden daha fazla görüyor olabiliriz. Bunun sebebi, beyin iltihabı bulgularıyla gelen hastadan beyin omurilik sıvısı alındığında kişide Batı Nil virüsü enfeksiyonunu gösterebilecek PCR testlerine artık daha kolay erişilebiliyor olması. Tabii bu PCR testleri her merkezde bulunmayabiliyor. Bu durumda da Batı Nil virüsünden şüphelenen hekimin aldığı beyin omurilik sıvısını (bel sıvısı ya da bel suyu olarak da biliniyor) halk sağlığı kurumuna yani referans merkezine göndermesi gerekiyor. Batı Nil virüsünün spesifik, özgün bir tedavisi bulunmuyor ama yapılan testle diğer enfeksiyonlara yönelik uygulanan ampirik tedavilerin gereksiz ve uzun süreli verilmesini engelliyor” diyerek PCR testinin önemine dikkat çekti.
“Önceden sebebi bilinmeyen beyin iltihabı dediğimiz olguların bir kısmının artık bugün Batı Nil virüsü kaynaklı olduğunu biliyoruz” diyen Çocuk Enfeksiyon Uzmanı Prof. Dr. Eda Kepenekli, “Dünyada diğer coğrafi bölgelerle karşılaştıracak olursak bu enfeksiyonun ılıman iklimlerde daha fazla görülmesi bekleniyor. Çünkü ılıman iklimlerde sivrisinek popülasyonu daha fazladır” bilgilerini paylaştı.
Giysilerle bu önlemleri aldıktan sonra açıkta kalan bölgelere, sivrisinek ısırıklarından koruyan krem, losyon veya spreyleri uygulamanın büyük önem taşıdığına değinen Prof. Dr. Eda Kepenekli, sözlerine şöyle devam etti: “Bu da cildimizi böcek ısırıklarından koruyacaktır. Aslında son derece etkili bir yöntemdir. Artık günümüzde cilde çok daha az zararı olan, organik dediğimiz kovucu formlara erişimin daha da kolaylaştığını söyleyebiliriz.”
İNSANDAN İNSANA GEÇEBİLİYOR AMA…
Batıl Nil virüsünün koleks cinsi enfekte sivrisineklerin insanları ısırmasıyla bulaştığını söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gökçe Demir de, “Söz konusu bu virüs, en çok sivrisinek ısırıklarıyla insanlara bulaşıyor. İnsandan insana bulaş ancak gebelik esnasında, doğumda ya da emzirme sırasında anneden bebeğe geçiyor. Yine kan ve organ nakillerinde de insandan insana geçebiliyor” dedi.
GÜNDÜZLERİ SAKLANIP GECELERİ ISIRIYORLAR
Hastalığın özellikle yaz aylarında ya da sonbaharın başında ortaya çıktığına dikkat çeken Uzm. Dr. Gökçe Demir, “Bu virüse sivrisineklerin yoğun olabileceği; kirli su birikintileri, nehirler, bataklıklarda rastlamak mümkün. Genelde gündüzleri bodrum katlarında ve ağaç kovuklarında saklanan bu sivrisinekler, daha çok geceleri insanları ısırıyor. O yüzden sivrisineklerden korunmak büyük önem taşıyor. Özellikle geceleri sivrisineklerin yoğun olduğu bir bölgede dışarı çıkacaksak, mutlaka uzun kol ve paçalı giysiler giymeli ya da vücudumuza sivrisinek kovucular uygulamalıyız. Yine sivrisineklerin yoğun olduğu bir bölgede yaşıyorsak, evimizin kapı ve pencerelerine teller takmalı ya da dışarıda uyuyorsak cibinlikle uyuyarak kendimizi bu sineklerden korumalıyız. Sivrisinek ısırığına eşlik eden ateş gibi bir belirti varsa hastaneye başvurmakta fayda var” uyarısında bulundu.