
Benzer Yazılar

Yazın favori tatlısı diş sağlığını tehdit ediyor mu? Dondurma tüketiminde bunlara dikkat!
Byadmin
Dondurma diş sağlığını etkileyebilir
Havaların ısınmaya başlamasıyla dondurma tüketiminin arttığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Elif Ayşe Tamtekin Erdoğan, “Dondurmanın diş sağlığı üzerinde bazı genel etkileri var” dedi. Dondurmanın, yüksek şeker içeriği nedeniyle diş çürüğü riskini artırabileceğine dikkat çeken Erdoğan, “Şeker, ağızdaki bakterilerle birleştiğinde asit üretir ve bu asit diş minesini aşındırabilir. Soğuk yapısı ise hassas dişlerde rahatsızlığa neden olabilir. Ancak ölçülü tüketildiğinde ciddi sorunlara yol açmaz” açıklamasını yaptı.
Soğuk hassasiyeti olanlar dikkat etmeli
Halihazırda dolgu, kanal tedavisi veya ortodontik tedavi görenlerde dondurma tüketiminin dikkat gerektirdiğini vurgulayanDr. Öğr. Üyesi Elif Ayşe Tamtekin Erdoğan, “Şekerli içeriği çürük riskini artırabilir, yapışkan dondurmalar braketlere zarar verebilir. Soğuk hassasiyeti olan dişlerde ağrı tetiklenebilir. Tedavi sürecine göre diş hekimine danışılmalıdır” dedi. Soğuk hassasiyeti olanların dondurma tüketirken dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küçük porsiyonlarla, yavaşça tüketmek ve ağızda biraz ısıtarak yemek hassasiyeti azaltabilir. Hassasiyet için özel diş macunları kullanılabilir ve aşırı soğuk özellikle buz formunda olan dondurmalardan kaçınılmalıdır. Diş hekimine danışmak faydalıdır.”
Diş fırçalamak için 30 dakika beklenmeli
Dondurmanın kalsiyum ve fosfat içeriği sayesinde diş minesini güçlendirebileceğini kaydedenDr. Öğr. Üyesi Elif Ayşe Tamtekin Erdoğan, “Ancak şeker içeriği bu olumlu etkiyi gölgeleyebilir. Şekersiz veya düşük şekerli süt bazlı dondurmalar daha faydalı olabilir. Şekerli dondurmalar ise çürük riskini artırır” dedi. Dondurma tüketiminden sonra ağız hijyeni için önerilerde bulunan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Dondurma yedikten sonra ağzı suyla çalkalamak şeker ve asit kalıntılarını azaltır. Diş fırçalamak için 30 dakika beklenmeli, çünkü asit mineyi yumuşatır ve hemen fırçalamak mineye zarar verebilir. Diş ipi veya ağız gargarası kullanmak plak oluşumunu önler. Şekersiz sakız çiğnemek tükürük salgısını artırarak asidi nötralize eder.”

Çağımızın en yaygın sorunlarından biri! ‘Aşırı düşünmeyle başa çıkmak mümkün’
Byadmin
Son yıllarda zihinsel sağlık konularının giderek daha fazla dikkat çektiğini belirten Uzm. Dr. Zekeriya Bahçe, “Özellikle aşırı düşünme (overthinking), birçoğumuzun yaşamını etkileyen, ancak çoğu zaman göz ardı edilen bir durum haline geldi. Kişilerin, bir durumu ya da olayı gereğinden fazla analiz etmesi, düşüncelerini sürekli zihninde tekrar etmesi, aşırı düşünmenin başlıca belirtilerindendir” açıklamasında bulundu. Aşırı düşünmenin, genellikle kaygı, stres ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklarla ilişkilendirildiğini söyleyen Uzm. Dr. Bahçe, “Bireyler, geçmişte yaşadıkları olumsuz deneyimler veya geleceğe dair belirsizlikler hakkında fazlaca endişelenebilirler. Bu durum, zihinsel yorgunluğa ve fiziksel rahatsızlıklara yol açabilir. Baş ağrısı, mide bulantıları ve uyku problemleri gibi somatik belirtiler, aşırı düşünmenin bedensel etkilerinden yalnızca birkaçıdır. Kişiler genellikle, çözüm bulmak için düşüncelerinin kontrolünü kaybeder ve daha fazla kaygıya yol açan bir döngüye girerler” şeklinde konuştu.
“Psikolojik bozukluklarla ilişkili olabilir”
Aşırı düşünmenin kökenlerinin genellikle psikolojik bozukluklarla ilişkili olduğunu belirten Uzm. Dr. Bahçe, “Anksiyete, depresyon ve obsesif-kompulsif bozukluklar gibi durumlar, kişinin zihnindeki düşüncelerin kontrolünü zorlaştırabilir. Ayrıca, mükemmeliyetçilik ve kontrol ihtiyacı gibi kişilik özellikleri, aşırı düşünmeye yol açan diğer önemli faktörler arasında yer alır. Genetik ve nörolojik faktörler de, bireyin aşırı düşünmeye yatkın olmasında etkili olabilir” dedi.
“Sosyal ilişkilerde de sorunlara yol açabilir”
Aşırı düşünmenin sadece bireysel sağlığı etkilemekle kalmadığını, aynı zamanda sosyal ilişkilerde de sorunlara yol açabileceğini ifade eden Uzm. Dr. Bahçe, “İnsanlar, sürekli analiz yaparak ve küçük detaylar üzerinde takılarak, ilişkilerinde güvensizlik ve yanlış anlamalar yaşayabilirler. Bu da, sosyal hayatı ve iş yaşamını olumsuz etkileyebilir. Kişinin zihinsel sağlığı bozulduğunda, genel verimliliği de düşer; odaklanma güçlüğü, iş veya okul performansının azalmasına neden olabilir” diye konuştu.
“Aşırı düşünme ile başa çıkma yolları”
Günümüzde, aşırı düşünme ile başa çıkma stratejileri üzerine birçok yöntem geliştirildiğini belirten Uzm. Dr. Bahçe, şu bilgileri paylaştı: “Mindfulness yani farkındalık teknikleri, aşırı düşünme ile mücadelede en etkili araçlardan biri olarak kabul edilmektedir. Kişilerin, anı yaşamalarını ve düşüncelerini yargılamadan gözlemlemelerini sağlayan mindfulness uygulamaları, zihni sakinleştirir ve düşünce döngülerini kontrol altına alır. Derin nefes alma egzersizleri, meditasyon ve yoga gibi uygulamalar da benzer şekilde zihinsel rahatlama sağlayabilir. Bir diğer etkili strateji ise “düşünceyi erteleme” yöntemidir. Bu teknik, belirli bir zaman diliminde endişe ve kaygıların üzerine yoğunlaşmayı ve geri kalan zaman diliminde bu düşüncelerden uzak durmayı hedefler. Ayrıca, bireylerin dikkat dağıtıcı aktivitelerle meşgul olmaları da aşırı düşünmenin önüne geçebilir. Yürüyüş yapmak, yeni hobiler edinmek veya yaratıcı aktivitelerle ilgilenmek, zihnin meşgul olmasını sağlar ve düşünceleri yönlendirmek açısından faydalı olabilir.”
“Profesyonel yardım alınabilir”
Profesyonel yardım almanın da aşırı düşünme ile başa çıkmada önemli bir adım olduğunu belirten Uzm. Dr. Bahçe, “Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi psikoterapi yöntemleri, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını tanıyıp bunları daha sağlıklı düşüncelerle değiştirmelerine yardımcı olabilir. Uzman bir terapistin rehberliğinde uygulanan terapi, bireyin aşırı düşünme durumunu kontrol altına almasına yardımcı olabilir” dedi. Aşırı düşünmenin çağımızın en yaygın psikolojik sorunlarından biri olduğunu ve zihinsel sağlığı ciddi şekilde etkileyebileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Bahçe, “Ancak farkındalık, bilişsel terapi ve sosyal destek gibi stratejilerle bu durumla başa çıkmak mümkündür. Aşırı düşünmenin zihinsel ve fiziksel sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için bireylerin, profesyonel yardım almayı ve sağlıklı başa çıkma yöntemlerini kullanmayı düşünmeleri önerilir” ifadelerini kullandı.

Siirt’te Kezer Çayı’na giren çocuğun cansız bedeni bulundu
Byadmin
Siirt’te Kezer Çayı’na girdikten sonra kaybolan çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Arkadaşlarıyla serinlemek için kent merkezinden 10 kilometre uzaklıktaki Kezer Çayı’na giren 14 yaşındaki Mustafa Kaya, bir süre sonra gözden kayboldu. Çevredekilerin 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulunması üzerine olay yerine jandarma, 112 Acil Sağlık, UMKE, AFAD ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Ekipler, Kaya’nın bulunması için…

Hastalara ‘aşırı sıcak’ uyarısı
Byadmin
Doç. Dr. Mustafa Doğan, artan hava sıcaklıklarının, kronik hastalığı olan kişilerde hayati tehlikeye sebebiyet verebileceğini belirterek, “Kalp hastalıkları, tansiyon problemi olanlar, solunum yetmezliği olan hastalıklar, aşırı sıcaklarda bu hastalıklar alevlenebilir. Bu insanların özellikle günün belli saatlerinde dışarı çıkmamaları, güneş altında kalmamaları, uzun yürüyüşler yapmamalarını öneririz” dedi.

Uzmanlar uyarıyor: Vajinal doğum, hem anne hem de bebek sağlığı açısından avantajlı
Byadmin
Vajinal doğum nedir ve kimler için uygundur?
Vajinal doğum, bebeğin annenin doğum kanalından geçerek dünyaya geldiği doğum yöntemidir. Dr. Soysal, bu doğum şeklinin genellikle aşağıdaki durumlarda tercih edildiğini vurguladı:
-Anne ve bebeğin genel sağlık durumunun iyi olması
-Bebeğin doğum pozisyonunun uygun olması
-Annede doğuma engel bir anatomik veya medikal sorun bulunmaması
-Gebelik haftasının tamamlanmış olması
-Önceki doğumun vajinal yolla gerçekleşmiş olması
Eğer bu koşullar sağlanıyorsa, vajinal doğum hem anne hem de bebek için birçok yönden avantaj sağlar.
Anne sağlığı üzerindeki etkileri
Vajinal doğum, annenin hem doğum sonrası iyileşme sürecini hem de uzun vadeli sağlık durumunu olumlu yönde etkileyebilir. Cerrahi müdahale gerektirmediği için, genellikle daha hızlı bir toparlanma sağlar ve anneliğe adaptasyon sürecini kolaylaştırır. Dr. Soysal, kısa vadede vajinal doğumun avantajlarını şu şekilde belirtiyor:
-Daha kısa sürede iyileşme
-Cerrahi komplikasyon riskinin düşük olması
-Emzirmeye daha erken başlanması
-Hareket kabiliyetinin kısa sürede geri kazanılması
Uzun vadede ise:
-Pelvik taban kaslarında zamanla zayıflık gelişebilir
-İlk aylarda cinsel ilişkide ağrı veya isteksizlik görülebilir
-Rahim içi yapışıklık riski daha düşüktür
-Annelik duygusuna adaptasyon süreci daha hızlı gelişebilir
Bebeğe sağladığı avantajlar var
Vajinal doğum sadece anneler için değil, bebekler için de birçok fayda sağlıyor. Op. Dr. Sema Soysal bu faydaları aşağıdaki şekilde sıralıyor:
-Doğum kanalından geçerken akciğerlerdeki sıvılar atılır, bu da solunum problemlerinin riskini azaltır.
-Doğum sırasında bebeğin doğum kanalındaki faydalı bakterilerle teması bağışıklık sistemini güçlendirir.
-Anneyle erken ten teması ve emzirmeye daha çabuk başlanması, bebekte bağlanma duygusunu geliştirir.
Vajinal doğumla dünyaya gelen bebekler, doğum kanalındaki yararlı mikroorganizmalarla temas ettikleri için, sezaryene göre daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olabilirler. Ayrıca doğumdan hemen sonra emzirmeye başlanması, bu bağışıklık desteğini artırır. Sezaryen oranlarındaki artışın ardında sadece tıbbi nedenler yok. Anne adaylarının ağrı korkusu, doğumu planlama isteği, bazı sağlık çalışanlarının olası komplikasyonlara karşı sorumluluktan kaçınma eğilimi gibi sosyal etkenler de bu durumu etkiliyor. Ayrıca ileri yaş gebelikler, çoğul gebelikler ve daha önce geçirilmiş sezaryen öyküsü de tıbbi nedenlerle sezaryeni zorunlu kılabiliyor.
Psikolojik katkıları bulunuyor
Vajinal doğum yapan annelerde, doğum sürecini tamamlamış olmanın verdiği başarma hissi sayesinde özgüven artışı yaşanabiliyor. Doğal olarak salgılanan oksitosin hormonu annenin gevşemesine ve bebekle sağlıklı bağ kurmasına katkı sağlıyor. Bu da annenin doğum sonrası döneme daha hızlı adapte olmasına yardımcı oluyor. Op. Dr. Sema Soysal’a göre, ağrı korkusu kadınları vajinal doğumdan uzaklaştıran en temel psikolojik engellerden biri. Bu korku, kaygı düzeyini artırarak doğum sürecinde panik yaratabiliyor ve doğumun doğal ilerleyişini sekteye uğratabiliyor. Doğru eğitim ve psikolojik destekle bu korkunun üstesinden gelmek mümkün. Dr. Soysal cerrahi müdahale gerektirmeyen bu doğum yönteminde iyileşme süreci çok daha hızlı olduğunu söylüyor. Vajinal doğumun avantajlarını ise şu şekilde belirtiyor:
-Hastanede kalış süresi daha kısadır
-Hareket kabiliyeti daha çabuk geri gelir
-Bağırsak ve mesane fonksiyonları kısa sürede normale döner
-Günlük yaşama dönüş süreci sezaryene göre daha rahattır
Vajinal doğuma hazırlık süreci nasıl olmalı?
Anne adayları doğuma pelvik taban egzersizleri (Kegel), çömelme egzersizleri, yürüyüş ve yoga ile hazırlanabilir. Ayrıca nefes ve gevşeme teknikleri, doğumun daha rahat geçmesini sağlar. Doğuma hazırlık kursları, eşli doğum planlaması ve profesyonel destek de oldukça önemlidir. Op. Dr. Sema Soysal, doğum korkusunun azaltılması ve vajinal doğumun teşviki için toplumsal düzeyde bilinçlendirme çalışmaları yapılması şart olduğunun altını çiziyor. Eğitim seminerleri, doğuma hazırlık kursları ve medya desteği ile doğal doğuma olan güven artırılabilir. Dr. Soysal, “Vajinal doğum vücudu bozar” düşüncesi bilimsel dayanağı olmayan bir inanış olduğunu belirtiyor. Sağlıklı bir şekilde gerçekleşen doğumun kalıcı hasara yol açması beklenmez. Geçici değişiklikler olabilir; ancak doğru bakım ve egzersizlerle beden kısa sürede toparlanır.
Sezaryenin zorunlu olduğu durumlar nelerdir?
Bazı beklenmedik olumsuz durumlarda ise sezaryen hayat kurtarıcı olabilir. Dr. Soysal sezaryenin gerektiği durumları şöyle sıralıyor:
-Bebeğin oksijen eksikliği yaşaması (fetal distres)
-Uygun olmayan doğum pozisyonlar
-Plasenta sorunları
-Doğumun ilerlememesi
-İleri yaş gebelik, çoğul gebelik
-Anne sağlığını tehdit eden kronik hastalıklar
Bu gibi durumlarda sezaryen kararı, hekimle anne adayının birlikte alacağı, tıbbi gerekliliğe dayalı bir karardır. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sema Soysal, anne adaylarının doğuma yönelik korkularını aşmaları ve bilinçli tercihler yapmaları için profesyonel destek almalarını öneriyor. Vajinal doğumun hem fiziksel hem de psikolojik faydaları göz önüne alındığında, doğru bilgi ve hazırlıkla güvenle gerçekleştirilebileceğini vurguluyor.